Hiç en iyi arkadaşlarınızın aslında kağıttan olduğunu hissettiniz mi? Yani bir resim veya kitaptaki karakterle bir yakınlık hissi yaşadınız mı? Bu bana Balzac'ın Illusions Perdues kitabının ilk sayfasını açtığımda olmuştu. Sanki Balzac karakterileri yaratmıyormuş da onlar aslında kendi iradeleriyle neler yapıyorsa onları bize aktarıyormuş gibi hissettirmişti bana. Trompe-lœil, yani "göz yanılsaması"nın fransızcası, dördüncü duvarı kırmayı amaçlayan bir sanat tarzıdır (mesela bir karakterin tiyatroda veya filmde direkt seyirciyle konuşması gibi). Del Caso tarafından yapılan bu resim bu akımın mükemmel bir örneğidir. Sanat izleyiciye yaklaşmayı amaçlamaktadır, hem durumunun farkındadır fakat sınırları aşmaktardır da, adeta okuyucusunu bir göz kırpışıyla ikrar eden bir yazar gibi. Hiç gözlerinizi kağıt parçası dışında bir şeyle kuruladınız mı? Hiç bir arkadaşınızla şu anki dünyamıza benzemeyen bir yerle ilgili bir sır paylaştınız mı? Oscar Wilde bir zamanlar demiş ki "Hayat sanatı, sanatın hayatı taklit ettiğinden daha çok taklit eder." Daha fazla aynı fikirde olamazdım.




Huyendo de la crítica (Eleştiriden Kaçış)
Tuval üzerine Yağlıboya • 75,7 x 61 cm