Binlerce insanın sıraya girdiğini ve TEK bir tabloyu görmek için para ödediğini hayal edin! Frederic Edwin Church’ün eserlerinde yaşanan durum tam olarak buydu. Uzak yerlere seyahat etmiştir ve doğanın ihtişamını gösteren devasa tablolar yapmıştır. Tablolarında nadiren insan figürleri vardır. Olduğu durumlarda da görkemli dağların ve coşan şelalelerin arasında gölgede kalırlar. Doğanın o saf hali karşısında izleyiciler büyülenmiştir.
Church, Thomas Cole (Church’ün akıl hocalığını da yapmıştır) tarafından kurulan Hudson River Okulunda önemli figürlerdendir. İlk olarak bu okuldaki sanatçılar yukarı New York’taki Catskill ve Adirondack Dağı bölgesine odaklanmışlardır. Church aynı zamanda daha sonra onu geniş çaplı tablolara götürecek eskizleri yapabilmek ve keşfedebilmek için Güney Amerika gibi daha egzotik yerlere seyahat etmiştir. Tuvallerin büyüklüğü önemli bir unsurdu- bir sahnenin içinde kaybolmuş hissetmek, anıtsal bir tabloya bakmaktan çok daha iyidir- fakat bu tuvallerde önemli detaylar da vardır. Church’ün tablolarında görünmeyen fırça darbeleriyle pürüzsüz bir şekilde uygulanmış olan boyayla birlikte aydınlatma da önemli bir unsurdur.
Church, Niagara Şelalesinin üç değişik açıdan resmetmiştir; Horseshoe Şelale’sinin Kanada tarafından olan bu manzara onun en ünlüsüdür. Church, Niagara Şelale’sinin akışındaki gücü ve ihtişamı yakalayan ilk sanatçı değildi, fakat bu tablo aralarındaki en büyük olanıdır. İki kat genişlikteki geleneksel olmayan yatay kanvas, suyun akışının geniş bir panoramik görünümünü sunuyor. Şelale düzlemini izleyici seviyesine indirgemek, suyun akış coşkusunu daha çok açığa çıkarırken ön planın ekarte edilmesi izleyiciye doğrudan (ve tehlikeli bir şekilde) coşkulu suların ortasındaymış hissi vermektedir. Tüm bunlarda eksik olan şey şelalenin sesi…
New York City’de bir galeride sergilenen Niagara iki hafta içerisinde 100.000 ziyaretçi aldı. Çoktan sanatseverlerin beğenisi kazanmış olan Church ünlü bir sanatçı oldu.
- Martina