Tarihi hiç yaşanmamış bir hatıra olarak hayal ediyoruz; neredeyse görselleştirebiliyoruz ve bunu sanat aracılığıyla yapıyoruz - ya geçmiş mimarileri ve kayıp şehirleri hayal etmemize yardımcı olan antik kalıntılar ile, ya da güzelce oyulmuş runik yazılar, tablolar ve eski ustaların anlattığı hikayeler ile. Hatıra, uzun zaman önce bırakılmış bir mesajdır; anlatılmamış olanı nadiren sürdürür.
Medeniyetler zamanın bariyerini geçmek için muazzam çaba gösterirler. Nesiller boyunca binlerce insan unutulmaz anıtlar inşa etmek için yaşamıştır. Bugün, Mısır'daki Piramitler, sizi 4500 yıldan fazla bir süre önce onları inşa eden insanlara ve kültüre ulaştırıyor; bu piramitler, Yedi Harika'nın sonuncusu olan Antik Dünya'dan kalan tek mücevherlerdir.
Maarten van Heemskerck, sonsuz hafızanın en iyi örneği olan Dünya'nın Antik Harikaları hakkında bir dizi çalışma tasarladı ve üretti. Genelde yedi olmasına rağmen, Maarten Kolezyum'un kalıntılarını da bu sete ekledi. Bugünkü eser, Artemis Tapınağı, Philip Galle tarafından yapılmıştır ve Heemskerck'in tasarımına dayanmaktadır.
Bu anıtlar, bir uygarlığın hikayesini taşımak için inşa edilmiştir, ancak yıkım da kendi hikayelerini taşımaktadır. Tarihin o kadar önemli bir parçasıdır ki ayrı bir ismi vardır: Damnatio Memoriae. Bu, geçmişi değiştirerek, kalıntılarını silerek bir hatıra ile oynama dolayısıyla da şu anki zamanı kontrol etme girişimidir. Nazi ve Sovyet totaliter rejimleri tarafından yaygın olarak kullanılsa da çok daha eski bir uygulamadır.
Bir zamanlar, Herostratus isminin söylenmesi yasaktı ve tüm tarihten ve edebiyattan silinmişti. Eski suçların en büyüğü olan antik bir eseri yok etme suçunun cezası olarak o da yok olmaya mahkum edilmişti. Yapılması nesiller süren ve gelecek nesilleri de hayran bırakacak Artemis Tapınağı'nı yakmıştı.
The Destructors(Yıkıcılar) isimli kısa hikayelerinde Graham Greene, Londra'nın 2. Dünya Savaşı'nda bombalanmasından kurtulan bir evden etkilenen T'nin, çetesini onu yok etmek için nasıl hazırladığını anlatıyor. T. (Trevor), ne de olsa yıkımın bir yaratılış biçimi olduğuna ikna olmuştu. Peki öyle mi? Belki de esas gerçek şudur ki, eğer entropi değilse, değişim sabittir, ve lanetli ve kutsanmış olanlar ise onu getirenlerdir.
Artur Deus Dionisio