Levha 1 - Yüklü bir Levha ile İletken bir Levha Arasındaki Elektrik Alanı by Oleg Dmitrovich Jefimenko - 1966 özel koleksiyon Levha 1 - Yüklü bir Levha ile İletken bir Levha Arasındaki Elektrik Alanı by Oleg Dmitrovich Jefimenko - 1966 özel koleksiyon

Levha 1 - Yüklü bir Levha ile İletken bir Levha Arasındaki Elektrik Alanı

baskı •
  • Oleg Dmitrovich Jefimenko - 14 Ekim 1922 - 14 Mayıs 2009 Oleg Dmitrovich Jefimenko 1966

Yaratıcı, günlük deneyimlerin türbülanslı gelgitlerini, diğer türlü görünürde kaotik bir varoluşu savunduğu sanılan değerli bir oluşumda kaybolmuş neşe ve kedere adayarak gözlemlenebilir bir şeye dönüştürmüştür: Gözlemci için, Sanat, direkt olarak kişisel çıkarımlarla konuşan, bakış açılarına meydan okuyan ve duygularla hatıraları anlamlı bir şey içinde eriten taze ve yeni şeyler sunarak kişinin kendi algılayışının dışına çıkmasını sağlar.

Çıplak gerçeklik, birbirimizle olan kaprisli, istemsiz ve ufak tartışmalarımızın düzenli bir şekilde kabuğunun soyulmasıyla hislere bakmaksızın anlamlı olmayı umursamayabilir. Belki de muazzam derecede karmaşık ve güzel olmalarına rağmen, doğal elementleri, Sanat olarak düşünürken tereddüt etmemizin sebebi budur.

Bu parçaya hayran kalarak zamanınızı kullanın. Dengesi, simetrik uyumu ve güzelliği, kompozisyonun özgünlüğünü çağrıştırıyor – enerjik ama yatıştırıcı, kaotik ama hoş. Bilim insanlarının bunu, Manyetik Alanlar olarak bilmesine rağmen, Sanatçılar, Soyut Ekspresyonizm adı altında sınıflandırırlardı. Aslında bu parça resmedilmedi; bu, doğayla aklın arasındaki diyaloğun sonucudur.

Bu parçayı gözlemlerken, doğanın inatçı kanunlarını, sabit fizik kurallarını, düz, gaddar ve değişmez algılayış biçimindeki gerçekliği bir düşünün. Şimdi hem onu parçalara ayırarak hem de bir parçası olarak evrenle bir olup deney tasarlayanları düşünün. Tabii ki bir bilim insanı olmayarak bunun ötesini görmek güç. Manyetikler hakkında bir şey bilmiyorum, ama cazibelerine dayanamadım.

Çekim, tabiatın bir başka doğal, gaddar ve sert yönüdür. Çoğu zaman, biz, onun tarafından harekete geçiriliriz, gizemli yönleriyle ezilir ya da yüceltiliriz ve hala onu parçalara ayırmaya, ondan anlam çıkarmaya ve doğanın diğer kanunlarından farklı şekilde ona aşırı hayranlık duymaya çalışırız. Çekim, bizi sanatsal diyaloğun her iki kutbuna koyduğu için anlam sağlamada daha seçkin bir yol olarak mıknatısa değil de bir Sanata benzer. Biz, davranışlarımızı etkilendiğimiz şeylere göre şekillendirerek Yaratıcı oluruz, zorluklar ve hoşnutluklar, büyük resimde anlam kazanmaya başlar. Aynı zamanda, kendimizinki gibi taşımak ve el üstünde tutmak istediğimiz yeni algı biçimlerini kavrayarak Gözlemci de oluruz. Aklın bu alışveriş halinde, tabiatın kaosunda anlam çıkarmaya çalıştığımız için, her şey, bir tesadüftür.

Belki de çekim gücü alanı altında, doğal yaşamda oluşan küçük şeylerden hoşlanmanın ve onları sanat olarak değerlendirmenin çok kolay olmasının sebebi budur: gün batımını yansıtan kristal dalgalar, kum tepelerine doğru uçuşan güzel tüyler ya da unutulmuş bir çay demliğinin uğultusu. Ruh halimiz, o resmin, filmin veya şarkının dışında ve kendimize yazdığımız hikâyenin içinde anlam arayan sanatsal düşüncelerden biridir.

- Artur Deus Dionisio