Günümüzde birine mesaj göndermek istediğimizde yapmamız gereken sadece e-posta göndermek. Hâlbuki 19.yüzyılda ressam José Ferraz de Almeida Júnior ‘ın (1850-1889) yaşadığı dönemde kullanılabilecek tek şey mektuplardı. Söz konusu gönderen kişi çok değerliyse, mektup sadece basit bir bilgilendirici veya iletişim aracı olmaktan çıkıp sanatçının hayatının son demlerinde yaptığı Saudade adlı eserindeki hanımefendinin durumunda olduğu gibi duygusal bir boyut kazanmaya başlar. Almeida Júnior, uzun yıllar boyunca yasak ilişkide olduğu kadının kocası tarafından öldürülmüştür.
Eser, pencereye yaslanmış bir halde elinde bir mektupla koyu renkli giyinmiş genç bir kadını gösterir. Tablonun sol tarafında kırsal yerlerde oldukça yaygın olan ve bir erkeğin varolduğunu veya varolabileceğini kanıtlayan bir hasır şapka görüyoruz. Şapkanın sahibi belki de kocası olabilir. Oldukça mutsuz bir kadın olduğunu görebilirsiniz: inatçı bir gözyaşı gözlerinden burnuna doğru süzülen kadın şalı sıkıca tutuyor. Tablonun genelinde evin yapısından tutun(belli ki onarılmaya ihtiyacı var) gözlerindeki özlem ve mutsuzlukla birlikte onu mektubu okumaya sürükleyen ruh haline kadar yalnızlık ve mutsuzluk hâkim…
Şapkanın sahibinin tabloda yer almaması ve tablonun ismi göz önüne alındığında kadının kalbi kırık genç bir bayan olduğu düşüncesi belirebilir.. Latinceden gelen saudade kelimesi sadece yalnızlık veya birinin yokluğu anlamına gelmekle kalmaz aynı zamanda birinden ya da bir şeyden etkilendiğimizde ve onu kaybettiğimizde o kayba rağmen kalbimizde yer edinmeye devam eden duygu durumuna denir.
- Rute Ferreira