Tudor St George Tucker, yaklaşık 20 yaşındayken sağlık nedenleriyle Avustralya'ya taşınmış bir İngiliz ressamdır. En çok peyzajları ve kadın portreleriyle tanınan Tucker, 30 yaşına geldiğinde Melbourne Sanat Okulu'nun yönetici ortaklığını yapıyordu. Canlı model çizimine, açık havada resim yapmaya ve geniş bir alana hızlı bir şekilde uygulanan parlak renklerin kullanımına vurgu yapan okul, Ulusal Galeri Okulu'nun geleneksel öğretimine popüler bir alternatif sağladı.
Tudor St George Tucker, bugün sizlere sunduğumuz tabloyu 1899'da Avrupa'ya döndükten hemen sonra resmetmiştir. Tucker, farklı renk paletiyle Avustralya temalarından ayrışan eserde beyaz boyayı özgürce kullanmış; dokuları ve formları vurgulayan fırçamsı ve hareketli bir teknikle iç mekanın ışık ve gölge efektlerini yakalamıştır. Kapalı avlu bahçesinin yükselen krem renkli duvarları gökyüzünü keserek canlı, yeşil renkli nasturtium (Latin çiçeği) ve sarmaşık kümeleriyle kontrast oluşturuyor. Resimde gözükmeyen yapraklar arasından süzülen güneş ışığı, kompozisyona hareket ve anlık bir hava katıyor. Parlak bir şekilde aydınlatılmış çapraz bir yol; her biri kendi alanına sahip, orta mesafedeki iki figüre doğru gözlerimizi yönlendiriyor. 19. yüzyıl akademik resim geleneğine uygun bir poz veren bir kadın kapı eşiğine yaslanırken, kahverengi elbiseli yaşlı bir adam sigara içerek oturuyor. Aydınlık gölgeler, güneş ışığı ve nasturtium kümelerinin hakim olduğu bu sahne, figürlerin belirgin iletişimsizliği ile bir ayrılık ve üzüntü hissi veriyor.
Not: Avustralya İzlenimciliğini duymuş muydunuz? Evet, bu hareket bir zamanlar dünyanın uzak bir ucunda da popülerdi!
Not 2: Ücretsiz Sanata Nasıl Bakılır kursumuza göz attınız mı? Sanattan aldığınız keyfi artırmak isterseniz buradan kaydolabilirsiniz. :)